Zviad Gamsakhurdia İran Kökenli Abhaz Yazara Ne Yazdı

Kategoriler
/
Tarih & Coğrafya
/
Zviad Gamsakhurdia İ...
Zviad Gamsakhurdia İran Kökenli Abhaz Yazara Ne Yazdı

Stalin Lore'yi Ermenilere Nasıl Verdi - Caba Samuşia

Orconikidze ve Stalin Saingilo'yu Nasıl Hediye Etti - Caba Samuşia

Aqua Yani Abazaların Anavatanı Neresidir - I. Bölüm

Aqua Yani Abazaların Anavatanı Neresidir - II. Bölüm

XIV. Yüzyılda Sokhumi ve Apkhazeti – Abaza Kolonizasyonunun İlk belirtileri

XV. Yüzyılda Apkhazeti - Ülkenin dağılması ve sınır bölgelerindeki sorunlar

XVI. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

XVII. Yüzyılda Apkhazeti – Doğu Bölgesinin Kolonizasyonu

Hindistan’da Kraliçe Ketevani'nin bedenine ait parçalar bulundu

Eski Urartu: Eski Urartulular Kimdi?

Türkiye Cumhuriyeti İle Gürcistan Cumhuriyeti Arasında 1992 Yılında İmzalanan Dostluk, İşbirliği ve İyi Komşuluk Antlaşması

“Abhaz” Krallığı - Prof. Dr. Lia Akhaladze

Cakeliler

Gürcü Monofizitler

Taliban’ın dahi girmeyi göze alamadığı Afganistan’daki Gürcü yerleşimleri

Rusya Gürcistan İlişkileri Tarihi (Kısa)

Stalin Deyince Kimin Aklına Ne Geliyor? Erdoğan Şenol

Muhacirliğin Kısa Tarihi* - Malkhaz Çokharadze

Ermenilerden Artvin ve Çoruh Havzası İle İlgili Yalanlar!

Batumi tarihi

Prof. Dr. Zaza Tsurtsumia-Gürcistan’daki Rus “Yumuşak Gücü’nün” Tarihi (XIX-XX. Yüzyıl)

Sokhumi kenti hakkında 15. Yüzyılın ikinci yarısına ait eşsiz bir Avrupa kaynağı ortaya çıkarıldı

Arian Kartli-Soso Sturua

Apkhazeti’nin Gürcistan toprağı olduğunu gösteren yeni harita keşfedildi

16 MART 1921 MOSKOVA VE 13 EKİM 1921 KARS ANTLAŞMALARI SÜREÇLERİNDE BATUMİ

Ölümünün kırk üçüncü yılında unutulmayan Ahmet Özkan Melaşvili

Zviad Gamsakhurdia İran Kökenli Abhaz Yazara Ne Yazdı

“Timer”in bildirdiğine göre, eserlerini Rusça yazan İran kökenli Abhaz yazar Fazıl İskender iki gün önce 88 yaşında hayatını kaybetti.


“Timer”in bildirdiğine göre, eserlerini Rusça yazan İran kökenli Abhaz yazar Fazıl İskender iki gün önce 88 yaşında hayatını kaybetti. İskender Apkhazeti'nin (Abhazya) Sokhumi kentinde doğmuş, ancak daha sonra onun ailesi Rusya’ya göç etmişti.

1990’lı yıllarda S.S.C.B. devlet yayınevinin Abhazca bölümünü yönetiyordu. “Çegemli Sandro” (Türkçeye Sandro Dayı olarak çevrilmiştir), “İnsan ve Onun Komşuları”, “İnsanın Konutu”, “Tavşanlar ve Yılanlar”, “Sopiçka” v.b. eserler ona aittir.

1988 yılında Zviad Gamsakhurdia’nın Fazıl İskender’e gönderdiği mektubu “Timer” hiçbir değişiklik yapmadan sunuyor:

Sayın Abdul oğlu Fazıl!

Sizin Batı Almanya dergisi “Der Spiegel” deki röportajınızı okuyunca hislerimde ikilem meydana geldi. Siz bir açıdan, Meskhilerin, Gürcü milletinden olan ve 1944 Yılında Orta Asya’ya sürülmüş o insanların geri dönüşü konusunu objektif olarak anlatmış, diğer açıdan ise sanki Abhaz okullarının “Gürcüleştirilmesinin” 1940’lı yıllarda başladığını açıklayarak beni hayrete düşürmüş bulunuyorsunuz. Bu şekilde, Abhaz okulu formunda okulların hiçbir zaman olmadığını, Abhaz okulunun şu anda da olmadığını, Abhaz okulu dediğiniz şimdiki okulda eğitimin sadece ilk dört sınıfta Abhazca olduğu, sonraki sınıflarda eğitimin Rusça devam ettiği hakkında neden hiçbir şey söylemediniz? Abhazya için gerçek tehlike olan Ruslaşmaktan neden endişe etmiyor veya belki de “Gürcüleşmekten” bahsetmenin daha az risk taşıdığını neden düşünmüyorsunuz?

Son zamanlarda Apkhazeti tarihini çarpıtan bazı kişiler tarafından sanki bu günkü Abhazya Sovyet Sosyalist Bölgesinin her zaman Adige kabilesi olan Apsuvalara ait olduğu (bugün onlara “Abhaz” diye hitap edilerek hata yapılıyor), yine Gürcülerin ise sanki 20. Yüzyılda Apkhazeti'yi “işgal ettiği” yönünde dezenformasyon yayıldı. Bunun için size iyi bildiğiniz ve 12. Yüzyıl eseri olan Sokhumi’deki Besleti köprüsünün Kral Tamari döneminde yapıldığını hatırlatırım. O köprünün üzerine açıklayıcı levha yapıştırılmış olup o levhada köprünün eski Gürcü mimarisi özelliğine sahip olduğu ve köprü üzerinde Gürcü yazılarının korunmuş fakat “Gürcü” kelimesinin silinmiş olduğu belirtiliyor (Bu levhanın fotoğrafı mevcuttur). Bu kelimenin silinmesine kim gerek duydu? Açıktır ki kim Apkhazeti tarihini şevkle tahrif ediyor ve sanki oranın geç dönemde Gürcüler tarafından “işgal” edildiği yalanını yayıyorsa bu kelimenin silinmesine o ihtiyaç duymuştur! Bu tür kişiler; o köprünün haricinde tüm Apkhazeti'de Apkhazeti'nin her zaman Gürcistan’ın ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret eden çok sayıda Gürcü tarihi eseri olduğunu ve burada Gürcü eseri olmayan bir tek tarihi eser bile bulunamadığını (Rus eserleri 19. ve 20. Yüzyıla aittir); yine “Apkhazeti” kelimesinin kendisinin tıpkı Egrisi ve Kolkheti gibi tarihte Batı Gürcistan’ın adı olduğunu, Abhazın Gürcü boyunun adı olduğu, yine bu bölgenin bugünkü halkının, Adige boyu olan Apsuvaların buraya 17.-18. Yüzyıllarda geldiğini, yerli Gürcü halk ile karışıp “Abhazların” ismini aldıklarını saklıyorlar. Bu modern tarihçiliğin gerçekliğidir; dolayısıyla bunun gizlenmesi veya tersinin onaylanması bize sadece cehaleti veya tarihin kötü amaçla çarpıtıldığını işaret eder.

Aynı şekilde şu gerçeğe de gözlerimizi kapatmayalım ki; tarihsel açıdan birbirleri ile karşılıklı kardeşlik ilişkisi içerisinde olan halklar arasında gerginliğin suni olarak tırmandırılması Sovyet döneminde başladı ve sizin dile getirdiğiniz gerçekler de bu husumeti amaç ediniyordu. Tüm bunlar 1978 yılında Gürcü karşıtı kitlesel eylemler başladığında doruk noktasına ulaştı, bunu da Gürcülerin katledilmesi izledi. Tüm bunlar Moskova’dan büyük Rus şovenizmi tarafından provoke ediliyordu. Aynı şekilde, Apkhazeti'nin Türkiye’ye bağlanması hayalini Apkhazeti'nin Rusya ile birleşmesi maskesi altında gizleyen Türk yanlısı elementler tarafından provoke ediliyordu. 70’li yıllarda Türkiye’de resmi olarak yayınlanan haritada bugünkü Apkhazeti'nin, bir açıdan Türkiye’nin ayrılmaz parçası olan Kuzey Kafkasya ile birleşik gösterilmesi bunu anlatıyor.

Biliyorum ki günümüz Abhaz entelektüellerinin öncüleri ve sağduyulu kesimi bu tür maceracı yolları beğenmiyorlar. Bu konuda sizin bakış açınızı anlamayı çok isterdim.

 

Saygılarımla,

Zviad Gamsakhurdia

Nisan 1988

 

timer.ge - 2 Ağustos 2016

Gürcüceden Çeviren: Erdoğan Şenol (ერეკლე დავითაძე)

Kategorideki Diğer Yazılar